| SEKİZ ÖNEMLİ BİLGİ | |

SEKİZ
ÖNEMLİ
BİLGİ
Bugün devrimci insanlığın hafızasında sekiz önemli bilgi yer alıyor.
1) Her iki emperyalist dünya savaşı sonucu devrimler gerçekleşti ve sosyalist sistem oluştu. O dönemde Esas Akım Savaş'tı. Emperyalist savaş devrimlere yol açmıştı.
2) Emperyalist savaş dışında meydana gelen Çin, Kampuchea, Kore, Vietna m devrimleri Uzun Süreli Savaş Stratejisi'ni izlediler. Devrim yapılan bu ülkeler
de devrimlerin gerçekleştiği dönemde Esas Akım Devrim'di.
Bugün devrimci insanlığın hafızasında sekiz önemli bilgi yer alıyor.
1) Her iki emperyalist dünya savaşı sonucu devrimler gerçekleşti ve sosyalist sistem oluştu. O dönemde Esas Akım Savaş'tı. Emperyalist savaş devrimlere yol açmıştı.
2) Emperyalist savaş dışında meydana gelen Çin, Kampuchea, Kore, Vietna m devrimleri Uzun Süreli Savaş Stratejisi'ni izlediler. Devrim yapılan bu ülkeler
de devrimlerin gerçekleştiği dönemde Esas Akım Devrim'di.3) Devrim yapılan ülkelerde önce komünister ikt idardaydı, ancak mevcut sistem sınıflı toplumdu ve ekonomik yapı da esas olarak devlet kapitalizmiydi. Yıllar içinde meydana gelen (sınıflı toplum olması nedeniyle) kadro ve kitle yozlaşması sonucu iktidara gelen revizyo nistler daha sonra ülkeyi tamamen kapitalist pazar haline getirdi. Sosyalist Blok tarihe karıştı.
4) Sınıfsız toplum, dünya'da ilk kez Kampuchea'da kuruldu. Kurulan rejim kollektivist sosyalist nitelikteydi. Ve devlet "Bütün Halkın Devleti"ydi. Kampuchea'da para kullanılmadığı gibi h
apishane de yoktu. 5) Devrimci partiler ve örgütler, 1945 sonrası verdikleri mücadelede başarılarının önünü kesen en önemli etkenin "Soğuk Savaş" stratejisi yöntemleri olduğunu ve bu stratejiyi nasıl altetmeleri gerektiğini anlayamadılar. Çünkü "Soğuk Savaş"ın anlamını ve araçlarını anlamamışlardı.
6) Eskiden (Mao Tse-toung döneminde) Uzun Süreli Sav
aş Stratejisi'nin yalnızca ezilen ülkelerde, yarı ve
yeni-sömürgelerde uygulanabileceği sanılıyordu. Halbuki bu durumda
emperyalist-kapitalist ülkelerin proletarya partilerinin emperyalist
dünya savaşının şartlarının oluşmasını ve savaşın patlak vermesini
beklemeleri gerekecekti. Bu süre boyunca yasal zeminde güç toplama
mücadelesi vermeleri ve genel ayaklanmaya hazırlanmaları
gerekiyordu. Halbuki emperyalist dünya savaşı dışında hiçbir ülkede genel
ayaklanma yoluyla devrim yapılmamıştı.7) Dinci-sömürgecilik : Eskiden din konusuna girilmed
en devrimci mücadele
verilebileceği sanılıyordu. Girilse bile "burjuva laiklik" anlayışından
öte bir savunu yapılmıyordu. Bu, devrimcilerin dini eski toplumların
(köleci toplum) bir ideolojisi olduğunu ve bu ideolojinin
köleci-emperyalist, yayılma
de
olsa parti saflarına katılabiliyordu. Tabii bu Hristiyanlık için mümkün
olabilirdi ama İslamcılar için asla.Marks, Engels, Lenin ve Mao'nun da İslamiyet üzerine araştırma, inceleme yapmamış veya yapamamış olmaları nedeniyle dünyanın çok geniş bir kitlesini oluşturan (Çok geniş bir kitledir, ancak bu kitle sömürgeleştirilmiş bir kitledir) Müslüman zihniyet emperyalist-kapitalist sistem tarafından (NATO uzantısı derin devletler ile ABD üslerinin yer aldığı ülkelerin derin devletleri) kullanılmış; birçok ülkede "Soğuk Savaş"ın tam bir aracı olarak ilerici, yurtsever, demokrat
Köleci toplumun ideolojisi olan İslamiyet, dinci-sömürgeci bir karakter taşımaktadır. Girdiği ülkelere 650'li yıllardan 1800'lü yıllara kadar kılıçla girmiş ve zorla müslümanlaştırmıştır. Toplu
Köleci toplum sömürgeciliğinin dinci versiyonudur. Arap dinci-sömürgeciliği, bir yönüyle ırkçı, bir yönüyle ilahi kisveye bürünmüştür. Uzun süreli yaşamasının (her ne kadar yıldan yıla yozlaşarak, acı çekerek, bazı ülkelerde yarı-felçliden beter, çıkar aracı, mevkii aracı, çok geri kesimlerde de "hacı" sıfatıyla safça ve ahmakça itibar aracı haline gelerek yaşıyor olsa da) nedeni budur.
İslam üzerine eğitimden geçmiş kişiler, hatta Kuran'ın Türkçe çevirisini okumuş olan herkes biraz dikkat ettiği taktirde İslam'ın sömürgeci yönünü çok net görebilirler. Kuran'da çeşitli isimler anılır; Ad kavmi için şunu, Semud kavmi için bunu peygamber olarak gönderdiğini söyler. Bir başka ayette her kavme ayrı bir peygamber gönderildiği söylenir. Arap kavmi için de Muhammet'in gönderildiği söylenir. Hatta Kuran'ın Arap kavminin anlaması için Arapça olarak indirildiği belirtilir. Peki bu durumda Türklerin peygamberi kimdir? Yoktur. Kürtlerin peygamberi kimdir? Yoktur. Lazların peygamberi kimdir? Yoktur? Afrikalı siyahilerin peygamberleri kimlerdir? Yoktur. Peki bu ulusların, etnik toplulukların kendi dillerinde birer kutsal kitapları var mıdır? Elbette yoktur. Bu uluslara veya etnik topluluklara zorbalıkla veya hileyle, aldatmacayla Muhammet onların peygamberi, Kuran da kutsal kitabı olarak empoze edilmiştir.
Burjuva devrimleri, Arap ülkelerinde ve diğer Müslümanlaştırılmış Üçüncü Dünya ülkelerinde hala yaşanmadığından ve bu durum bu ülkeleri yarı veya yeni-sömürgesi haline getirmiş emperyalist-kapitalist dünyayı da memnun etmiştir. 1980'lerde 12 Eylül darbesi sonrası keşfedilen Fethullah Hoca, gerek devlet ricali gerekse ABD tarafından korunmuş, beslenmiş, yolu açılmış ve İslam'ın "ılımlı" versiyonu olarak sadece Türkiye'de değil dünyanın çok sayıda ülkesinde özellikle Üçüncü Dünya'da beşinci kol faaliyeti yürütmek üzere ABD hizmetinde okullar açmakta, bu okullarda kendi zihniyetinde nesiller yetiştirerek o ülkenin geleceği ile oynamaktadır.
Bugün artık anlaşılmıştır ki, dinci-sömürgeciliğe karşı mücadele Birinci ve İkinci Dünya'nın emperyalist kapitalist sistemine karşı da mücadele anlamı taşımaktadır.
8) Toplumların ikiye bölünmesi ve devrimle birlikte ulusal ve etnik arınması süreci. Artık, Lenin ve Mao döneminde olduğu gibi dünyanın ezen ve ezilen uluslardan, ezen ve ezilen ülkelerden, sömüren ve sömürülen ülkelerden meydana geldiğini görmek yetmemektedir. Şimdi, bir de görülmesi gereken olgu her ulusun, her etnik topluluğun esas olarak ikiye bölündüğünün kabul edilmesidir. Artık Türk'ün, Arap'ın, Bengallini
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder