4 Ağustos 2012 Cumartesi

PORTRELER 
Marks’tan Pol Pot’a

Engels (1820-1895)


   Modern proletaryanın altı büyük öğretmeninden ikincisi olan Friedrich Engels  Kasım 1820’de Prusya Krallığı’nın Ren eyaletindeki Bremen kasabasında doğar.
     Engels bir fabrikatörün oğludur, fakat yaşam tarzı olarak, ideolojik-siyasi olarak o, proletaryanın şerefli evladı olmayı seçmiş, kendini devrim davasına adamıştır. Bu yönüyle o bir istisna olarak tarihte yerini almıştır. 1844 Eylül’ünde birkaç günlüğüne Paris’e giden Engels, oradan Marks’ın en yakın yoldaşı olarak döner. Bu yoldaşlık yazışmalarla sürer ve 1847’de Marks ile Komünist Birlik’e katılırlar. 1848 Şubatı’ında ise ünlü Komünist Partisi Manifestosu’nu kaleme alırlar. Bu manifesto ile tarihte ilk kez bilimsel temellere ilkeli bir şekilde oturan Komünizm artık burjuvazi için onların tepesinde sallanan bir kılıçtır.
     Proleter ideolojinin doruğunda üç büyük öğretmen bulunur: Marks-Lenin-Mao . Bu nedenle Marksizm-Leninizm-Maoizm hattı olarak anılır. Engels, Stalin ve Pol Pot ise bu hattın bayrağını devralıp korumuş, savunmuş ve geliştirmişlerdir.
     Engels, İkinci Enternasyonal revizyonizmine karşı Marks’ın büyük teorik kılıcıdır. Stalin ise Lenin’in amansız teorik ve pratik kılıcıdır. Bu kılıç Troçki, Buharin gibi insan denen garip hayvanları teorik ve pratik olarak tasviyeye tabi tutmuştur. Bu yönüyle iki çizgi  mücadelesinin laf yarışmasından ibaret olmadığını göstermiştir.
     Engels’in Marksizme bir katkısı da dünya tarihini insanlar dünyası ve hayvanlar dünyası olarak ikiye ayırmasıdır. Engels’e göre komünist toplumun kurulmasına kadar olan süreç hayvanlar dünyasının tarihinden ibarettir. İnsanlar dünyasının tarihi komünist toplumun kuruluşuyla başlayacaktır. Pol Pot Düşüncesi’nin tarih anlayışı da Engels’in bu formülasyonunda ifadesini bulmaktadır.
     Lenin’e göre Engels çoğu zaman polemik karakterli, basitçe yazılmış yapıtlarda maddeselci tarih kavramının ve Marks’ın ekonomik teorisinin özüyle, daha genel bilimsel problemleri ve geçmişin ve günün çeşitli görüngülerini ele aldı.”
     Engels kendini Marks ile karşılaştırdığında konumunu şöyle belirtir. “Ben ikinci kemandım.” 1864’te kurulup 14 yıl boyunca Marks’ın önderlik ettiği Birinci Komünist Enternasyonal’de Engels’in rolü unutulmaz. Marks’ın doğa ile ilişkisinin son bulmasının ardından tek önder olarak kalır. Rus, İspanyol, Rumen devrimcilerle ilişkiler kurar. Marks’ın düzeltmelerini yapamadığı kapitalin ikinci ve üçüncü ciltlerini 1885 ve 1894’te yayınlama görevini üstlenir.
     Engels yalnız teorisyen değil aynı zamanda bir militandı. “Silahlı halk ayaklanmasına katıldı, üç savaşta özgürlük uğruna dövüştü ve ayaklanmanın yenilgisinden sonra, İsviçre üzerinden Londra’ya geçti.” 
_______
 Yukarıda yer alan Marks’tan Pol Pot’a Engels başlıklı yazı Aydınlık Yol dergisinin, Ocak 1992 tarihli , 2. sayısında yer almaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder