MANİSA DELEGESİ
KÖYLÜ ARKADAŞ
(TİKP Muhalefet Anılarımdan)

27-28-29 Ocak 1980 tarihinde TİKP 1. Genel Kongresi
Aşağıdaki
yazıyı Face'deki bir tartışma esnasında alelacele kaleme aldım.
Perinçek'e muhalefet ettiğim günlere dair anılarımı kısaca da olsa yakın
zamanda yazacağım.
Ben
sana ağzı her laf yapan pratikte de devrimcidir demiyorum. Her iki
özelliğin bir arada olması gerektiğini söylüyorum. "Hem kızıl, hem işçi"
veya "hem kızıl hem köylü" olmalıdır.
Bir insan bir konu üzerinde kafa
yorarsa, düşünürse o konuya ait lafları
da üretir. Yeter ki konuya ilgi duyup o konuda düşünsün. Düşünmek de bir
çabadır. Düşünmeyen ve konuya dair olan ne varsa öğrenmeye çabalamayan
elbette laf üretemez.
Bak bir örnek. 1980 Ocak ayında TİKP adına
(Partiye muhalefet olmama rağmen) Alaşehir, Soma, Kula, Sarıgöl, Salihli
gibi ilçelerde ve daha ziyade köylerinde çalışma yapıyordum. Kula'nın
bir köyünde bir köylüyü üye yaptım. Ben o zaman 22 köylü ise 44 yaşında
idi. 

1978 yılının Ekim ayı, TİKP'ye muhalefet ettiğim zamanlar. Kumkapı'da kaldığım evde.
Ve geliş gidişlerimde onun evinde kaldım. Köy ilkokulu mezunu olan
bu köylü arkadaşı öylesine geliştirdim ki, TİKP'i eleştirir hale geldi ve
onu Parti Kongresi'ne aday gösterdim. Ve kabul edildi. Adaylardan biri
bendim, ikincisi, Kula köylüsü, üçüncüsü de Manisa İl Başkanı olan arkadaş. Köylü arkadaşımız Manisa İl Kongresi'nde öyle nitelikli konuşma
yaptı ki, en fazla oy alan benden sonra ikinci dereceden fazla oy alan
oldu ve aldığı oy Manisa İl Başkanı'nı geçti.
Gördüğün gibi, o zaman
Manisa İl Başkanı uzun yıllar Almanya'da "solcu" olarak yaşamış ve
Ankara Hacettepe Alman Dili Edebiyatı'nı 3. sınıftan bırakıp Manisa İl
Başkanlığı'na gelmiş bir devrimci. 68 kuşağı olmasa da ona yakın.
Ve bu
köylü adeta bir kahraman gibi oldu Kongre sonrasında Ankara'ya TİKP
Genel Kongre'sine gittik o da Manisa delegesiydi. Partiye muhalet ettiği
için saldırıya uğrarız düşüncesindeydi.
Neyse saldırı yerine bol
bol alkış aldım. Güzel bir Parti eleştirisi yapmışım demek ki. Ve
kazasız belasız Manisa'ya döndük ben ve bazı arkadaşlar.
Kongre sonrası
bunların asla iflah olmayacaklarını düşünerek Parti'den ayrıldık.
Benim ayrılışımdan sonra Gün Zileli benim çalışma yapmadığım ilçeleri gezip
muhalefet oluşup oluşmadığını kontrol etmiş. Benim çalışma yaptığım
ilçelere ise adım bile atmamış. Gördes ilçesi çalışma yapmadığım ama
tanıdığım arkadaşların olduğu bir ilçeydi. Gün Zileli, bu ilçeye gitmiş
benim hakkımda karalama kampanyası yapmış. Gördes'te söylediği şu
olmuş: "Turgut çok kitap okuyordu, kafayı yedi, delirdi." . İşte bu
yalanı yaymış.

Gün Zileli 1980 TİKP MK üyesi,1990 sonrası anarşist.
Aslında Perinçeklerin derin damadı ve sinsi Ergenokoncu.
Aradan dört yıl geçmişti, Gördesli arkadaşlardan birine
1984 yılında Akhisar'da rastladım. Karşıdan geliyordu beni görünce sağ
kaldırıma geçti. Ona "İbrahim gelsene, beni tanımadın mı?" dedim. Ve
yanıma çağırdım. Olduğu yerde tereddütlü bir halde kalakaldı. Tekrar
çağırdım. Baktım ki korkarak geliyor. "Ne oldu sana" diye sordum. Bir
şey söylemedi? "Sen nasılsın iyileştin mi?" dedi. "Ben hasta değilim,
hasta da olmadım. Kobak ile AYDINLIK MÜHENDİSLİK'teyim. Orada elektrik
tesisat projesi çiziyorum. Gel dükkanda daha rahat konuşuruz" dedim.
Ve
dükkana gittik. Sohbete orada devam ettiğimiz bir sırada ki, sohbet
ilerlemişti. O zaman bana, "ben senden delisin diye korkmuştum, ondan
gelmedim." dedi. "Ne delisi?" diye sorunca bana anlattığı Gün Zileli'nin
fazla kitap okumaktan dolayı delirdiğim yönündeki kara propagandası
oldu. O arada Gün Zileli'ye "O. çocuğu, muhalefete tamammülü yok."
dedi. Gördesli İbrahim Yaprak ile olan konuşmalarımızın tanığı eski
Aydınlıkçı olan mühendis İsmail Kobakçam oldu.
Konuyu oldukça uzattım.
Ancak kısaca Manisa İl Başkanı olan arkadaşın akibetinden de söz
edeyim. Arkadaş Manisa'da Perinçek'e karşı muhalefeti durduramadığı için
darbeden sonra parasız pulsuz bırakıldı. Eşi de 1979 yılında çalıştığı
devlet dairesinden ayrılmış "profesyonel devrimci" olarak TİKP'te
çalışıyordu. Darbe sonrası kendisi, eşi ve 3 yaşındaki kızlarıyla parasız pulsuz, sersebil kalmışlardı. Perinçek onlara para
musluğunu kesti ve evlilikleri de fazla uzun sürmedi. Birkaç yıl sonra boşandılar. Şimdi o küçük kız büyüdü Almanya'da hukuk
okudu, ardından da Tıp Fakültesi'nde okuyor. Arkadaş ve eşi Almanya'da
yaşamlarını sürdürüyorlar.
Evet çook uzattığımın farkındayım. Bu da
böyle oldu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder